Kullanılabilirlik geliştirilen ürünün kalitesini etkileyen en önemli göstergedir. Bu etkenin varlığı kullanıcının ürün kullanımındaki verimliliğini ve memnuniyetini artırır. Kullanılabilirliğin kapsadığı ilkeler temelde şöyle sıralanabilir:
- Öğrenilebilirlik: Kullanıcı platformu kolay öğrenebilmeli.
- Verimlilik: Sistemde işini en verimli halde gerçekleştirmeli.
- Hatırlanabilirlik: Bir süre sistem kullanılmasa bile geri dönüldüğünde akılda kalıcılığı olmalı.
- Kullanıcının Hata Oranı: Sistem içinde bu oran düşük olmalı.
- Kullanıcı Memnuniyeti: Kullanıcıların sistem için olumlu ya da olumsuz görüşleri memnuniyet ölçütü olmalı.
Kullanıcı Deneyimi Nedir?
Kullanıcının ürün, hizmet ya da sistemden bir hedefe ulaşmak için faydalanması sürecinde tecrübe ettikleri kullanıcı deneyimi (UX) olarak adlandırılır. Etkileşimli mecraların kullanılabilirliği laboratuvar ortamlarında ölçülebilmektedir. Bu konuyu ve daha geniş detayları da kapsayan disiplin, human computer interaction (HCI) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dal, uygulamaların tasarımı ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. Kullanıcı üzerindeki etkilerin irdelenmesini de kendi içinde barındırır. İnsan davranışı, psikoloji, bilişsel bilimler ve bilgisayar teknolojileri, eğitim, sosyoloji, … gibi alanlarla ilişkili bir çalışma alanı da olan insan bilgisayar etkileşimi, 4 ana bileşene sahiptir.
- Kullanıcı
- Görev
- Araç / Ara yüz
- Bağlam
Kullanıcı Deneyimi ile Ekran Tasarımı Süreci
- Öncelikle, ekran tasarımı ve geneldeki amaca bağlı olarak bir strateji edinilir. Bu stratejinin kapsamı aşağıdaki gibi şekillendirilir:
- İnternet sitesinin amacı ortaya konur.
- Kullanıcı gereksinimleri tespit edilir.
- Kullanıcı profili belirlenir.
- Persona (Kişilik Kartları) çalışması yapılır.
- Mental Model belirlenir.
- Kullanıcı senaryoları oluşturulur.
- Bağlam analizi gerçekleştirilir.
- Kapsam aşağıdaki etmenler göz önüne alınarak belirlenir.
- Kullanım vakaları ile fonksiyonel gereksinimler belirlenir.
- İçerik gereksinimleri belirlenir.
- Tasarım belirlenir. Bu aşamada alternatifler olmakla birlikte ayrı ayrı ele alındığında detaylandırılabilirler.
- İnteraktif tasarım
- Bilgi mimarisi
- Dar-Geniş / Derin-Sığ Düzenleme
- İskelet Tasarım belirlenir.
- Arayüz tasarımı
- Prototyping
- Widgets
- Etkileşim stilleri
- Menü ve Navigasyon ilişkili tasarım
- Görsel Tasarım belirlenir.
- Psikolojik prensipler
- Görsel tasarımın ilkeleri ve prensipleri
Bahsettiğimiz adımların iyi anlaşılması açısından Persona, Mental Model ve Kullanım Vakaları’nı temel olarak ele alacağız.
Persona (Kişilik Kartları) Nedir?
Ürünün hedef kitlesini belirleme yetkisine sahip kişiler, tasarım ekibine kartlar sunar. Kartlar yani personalar, potansiyel müşterileri temsil eder. Kişilik kartları müşterilerin profillerini gösterir. Karakterin yaşı, kişisel özellikleri, mesleği, rutin aktiviteleri ve daha fazlası kartlarda yer alır. Bu kartlara ekiptekiler tarafından tanınmayan temsili bir fotoğraf bile yerleştirilir.
Persona sayesinde;
- Kullanılabilirlikten sorumlu ekip ürünün hedef kitlesine odaklanabilir.
- Kullanılabilirlik testi senaryolarının hazırlanmasına katkı sağlanır.
- Olası müşteri profilleri anlaşılır.
- Kalite oldukça artmış olur.
- Tasarım ekipleri müşteri profiline odaklanır.
Mental Model Nedir?
Mental model kullanıcıyı daha iyi anlamayı sağlayan empati odaklı yaklaşım olarak düşünülebilir. Aslında bu model insanı yalnızca kullanıcı olarak değerlendirmez. Bireyin psikolojik özellikleri de ele alınır ve bu etken uygulama geliştirirken kullanılır. Kişilerin algıları, duygusal özellikleri ve genel alışkanlıkları değerlendirilir. Örneğin, ara yüzlerin rengi sizce tesadüfen mi seçiliyor? Bu noktada mental modelin teknik özelliklerine geldiğimizde her bölüm içinde belli gruplar olduğunu ve toplanmış verilerin yakınlık diyagramlarıyla sunulduğunu söylemek mümkün. Yakınlık diyagramı ise, birbiriyle ilişkili grupları gösterir. Sonuç olarak bu model, kullanıcının bakış açısıyla uygulamaya bakmayı gözetir.
Use Case (Kullanım Vakaları) ile Modelleme
Modelleme ile anlaşılması güç yazılımlar kolayca ifade edilir hale getirilir. Bu noktada UML yani birleşik modelleme dili kavram olarak karşımıza gelmektedir. Yazılım yaşam döngüsünde farklı kişiler, farklı pozisyonlarla görev almaktadırlar. Her birinin projeye bakış açısı farklıdır. Ancak müşteriyle yapılan paylaşımlarda müşteri dili kullanma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. İşte bu noktada UML büyük fayda sağlamaktır. Müşteri asla yazılan kodun detaylarıyla ilgilenmez; özel bir birikime sahip değilse çoğu zaman teknik detayları anlamaz ve bilmez. Bu nedenle onlara anlaşılır bir yolla yapılan işi anlatma gerekliliği doğar. Bu noktada modelleme işi oldukça kolay hale getirebileceği gibi aslında olası hataları da ortaya koyarak bunları fark edilmesini sağlayabilir. Sistemin hangi fonksiyonlarının hangi aktörler tarafından gerçekleştireceğini gösteren modelleme için use caseler kullanılır. Bir use case diyagramının 4 bileşeni vardır:
- Fonksiyon
- Aktör
- İlişki
- Sistem
Buna bir örnek vermek gerekirse bir hastane bilgi sistemini ele alabiliriz. Aşağıdaki örnekte aktörler ve fonksiyonlar belirtilmektedir:
Kullanım vakaları konusu oldukça detaylı anlatılabilir ancak bu yazımız için bu kadarının yeterli olacağını düşündük.
Kullanılabilirlik Testleri
İnternet siteleri, kullanıcıların ihtiyaçlarını ne oranda karşıladıklarını belirlemek amacıyla kullanılabilirlik testi uygulamaktadır. Bu testler, tür ve yaklaşım olarak iki başlıkta incelenir.
- Kullanılabilirlik Testi Türleri
Süreç içi
Süreç sonu
- Kullanılabilirlik Testi Yaklaşımları
Tasarımcı bazlı
Uzman bazlı
Kullanıcı bazlı
Model bazlı
Süreç içi testler, tasarım ve geliştirme süreçlerinde yapılan testleri ifade ederken süreç sonu testler, internet sitesi bittikten sonra kullanıma sunulmadan önce yapılan testleri ifade eder. Proje boyunca bu iki test türünün de kullanılması önerilir.
Hazırlanan kontrol listeleriyle tasarımın değerlendirilmesinin sağlandığı yaklaşım tasarım temelli yaklaşımdır. Kullanılabilirlik uzmanlarının internet sitesinin ara yüzlerini değerlendirdiği yaklaşım, uzman temelli yaklaşımdır. Site kullanılabilirliğinin gerçek kullanıcılar ile değerlendirildiği yaklaşım ise, kullanıcı temelli olandır. Son olarak model bazlı yaklaşımda ise, kullanıcı davranışlarının modele uygun olup olmadığı değerlendirilir. Bu değerlendirme öncesinde fiziksel ve bilişsel davranışlar çalışılarak modellenir.